16 Şubat 2007 Cuma

BURSADA ZAMAN

BURSA'DA ZAMAN Bursada bir eski camii avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su, Orhan zamanından kalma bir duvar Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi Bir zafer müjdesi burda her isim Sanki tek bir anda gün, saat mevsim Yaşıyor zihnini geçmiş zamanın Hala bu taşlarda gülen rüyanın Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle Gümüşlü bir fecrin zafer aynası Muradiye sabrın acı meyvası Ömrünün timsali beyaz Nilüfer Türbeler camiler eski bahçeler Şanlı hikayesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengamelerin Nakleder yadını gelip geçene Bu hayalde uyur Bursa her gece Her şafak onunla uyanır güler Gümüş aydınlıkta serviler güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin Başındayım sanki bir mucizenin Su sesi ve kanat şıkırtısından Billur bir avize Bursa'da zaman Yeşil türbesini gezdik dün akşam Duyduk bir musiki gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur'an sesini Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümle İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu Bu hayal içinde... Ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya bu renk Havayı dolduran uhrevi ahenk Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette Belkide rüyası eski cedlerin Beyaz bahçesinde su seslerinin

13 Şubat 2007 Salı

AMOR FATİ

Amor fati, kişinin kendi hayatına evet demesi, hayatını olduğu gibi bir daha ve bir daha yaşamamaya hazır olması, bu hayatın başka türlü olmasına imkan görmemesi, hayatına 'eğer' siz bakmasıdır. Hayata evet demek, olduğu gibi hayatı savunmak acıya da evet demek, acıyı da istemek ve savunmaktır. Bu aynı zamanda ebedi tekerrürü de onaylamayı gerektirir. Ebedi tekerrür, evrende zaten olup bitmiş olan herşeyin, çoktan gerçekleşmiş olduğunu ve aynı düzende sonsuz kereler tekrarlanacağını savunur. Ebedi dönüş deneyimiyle yaşamın trajik özelliğinden kurtulmaya çalışmaktan vazgeçip, yaşamı onaylamayı öğreniriz. Bu noktada ebedi dönüş düşüncesi hoşnut olmadığımız eylemlerimizi terketmemizin, yani benliğimizi dönüştürmemizin itici gücü olur. Kişinin ebedi dönüşte onayladığı şey, kendini alt etme olarak yaşamdır, öyleki ezeli ve ebedi olarak kendini yaratan ve kendini yok eden bir güç olarak yaşam ve yitip gitme, ölüm, değişim ve yokoluş olarak yaşamın yasası; bu karşıtlık ve savaşa da evet demeyi içerir. Batmakta olan insan kendisinden daha üstün ve daha soylu bir şeyin üzerine, ötesine geçmekte olduğundan kendisini kutsayacaktır.Yaşamın anlamı, yaşadığımız ve yaşayacağımız haliyle yaşamın kendisi dışında hiçbir yerde bulunmaz.Yapmakta olduğumuz herşey ve bunları yapma biçimimiz kim olduğumuzla ilgilidir. Bu anlamda Üstinsan yolculuğu insanın kendini keşfetme yolculuğudur. ''Yükseklere Çıkmak istiyorsanız kendi bacaklarınızı kullanınız. Gülmeyi öğrenin, kendinize gerektiğince gülmeyi. Kendinizden öte gülmeyi öğreniniz. Güzel gülmeyi de unutmayınız ha! ''

İNSAN KİRLİ BİR NEHİRDİR

''İnsan aşılması gerken kirli bir nehirdir! '' Güncel toplumsal ve bireysel varoluşlar gözlendiğinde görülecektir ki, içinde bulunduğumuz durum kaotik bir mahiyet arz etmektedir. Üstadın yüzyıldan fazla zaman önce hem de güpegündüz gözleri mizi kamaştırırcasına yakmış olduğu fener bugün daha bir anlam kazanmaktadır. Erken gelen delinin haber verdiği karanlık, bugün toplumsal ve bireysel varoluşlarımızın derinliklerine nüfuz etmiş bulunmaktadır. Evet, Tanrı öldü, onu biz öldürdük. Tanrısını kaybetmiş olmanın neden olduğu tutunumsuzluğun yarattığı kaygan zeminde, varoluşsal bir mimarlık anlamını yitirmektedir. Algılarımıza, düşünce yapımıza, duygusal dünyamıza ve bilinçlerimize saldıran bunca farklı odağın ortasında, varoluşsal bir inşa sürecini başlatmak ve müdahelesiz bir şekilde sürdürmek son derece zor görünmektedir. Peki bu noktada ne yapılmalıdır? Bu noktada yapılması gereken, kendimizden başlayarak varolan değerleri, değer yargılarını yıkmak ve bu yıkıntılarla birlikte batarak 'Son İnsan' ı altetmektir. Bulunduğumuz yol ayrımında yapacağımız tercih son derece önemlidir. Seçeceğimiz yol ya bizi egoizmin, hedonizmin, narsisizmin ve tüketim köleliğinin bataklığına sürükleyecek ya da bizi zincirlerimizden kurtararak üstinsanın varoluşsal inşasının izini sürmemizi sağlayacaktır. Üstinsanın izindeki bu yolculukta birlikte olmak dileğiyle, şimdilik bu kadar.

SON İNSANIN GÜN BATIMI

Son İnsanın ve onun sahip olduğu değerlerin gün batımı yakındır.Son insanın yarattığı putları yıkacak olan Üstinsan' ın doğuşu bütün karanlıkları boğacak ve son insanın gün batımının ardından pırıl pırıl güneşli bir gün gibi doğacaktır. Bu alacakaranlıkta yolumuzu aydınltacak olan aktif nihilizmden başka bir şey değildir. Artık insan batmalı, bu kirli nehir üstinsanın sularında kaybolup gitmeli. Dans etmeli herkes ve de kendine gülebilmeli. Bize tek gereken bir çekiç biraz da cesaret, yıkalım değersizleşen değerleri.