23 Temmuz 2007 Pazartesi

Sadece Ben Varım

Son günlerde yaşadıklarım insanın ne kadar yalnız bir varlık olduğunu anlamamı sağladı. Yada daha doğru bir ifadeyle aslında yalnızlığın insan için varoluşsal bir olgu olduğunu kavradım. Özgün, bireysel varoluşumuzu oluşturmak istiyorsak öyle bir yerde öyle bir şekilde yaşamalıyız ki hiç bir varoluş süreci yaşanmasın kendimizinkinden başka. Yani insan varoluşu öyle sancılı bir süreç ki, hem sosyal bir varlık olacaksın hem de varolacaksın. Şunu söyleyebilirim ki ''toplum Sözleşmesi'' imzalandığından beri daha az varoluyoruz, daha çok varediliyoruz. Yalnızız, iliklerimize kadar işliyor soğukluğu, ama ne varız ne de yok. Bir tercih yapmalıyız yalnızlaşıp taşlaşacak mıyız, yokoluşa mı sürükleneceğiz, varoluşumuzu özgürce inşa mı edeceği yoksa insan sıcaklığına mı sığınacağız? Aslında varoluşu tersyüz etmek benim yaptığım. Ama ne yazık ki çift boyutlu bir süreç varoluş ve kaçamıyor insan hiçbir boyutta varolmaktan. İstesekte istemesekte insanların içinde de olsak onlardan kaçsakta varoluyoruz. İnsanlardan uzaklaşsakta insanlığımızdan da kaçamayız ya. Nafile bir yazı oldu yine, yine kendi kendimi alt ettim. Görüşmek üzere.....

Hiç yorum yok: